31 Mayıs 2010 Pazartesi

Santiago Calatrava


Sanat ve Bilim Sehri, Valencia



NY Dunya Ticaret Merkezi yerine cizdigi Ulasim Merkezi


Haftaya, daha once islemedigimiz bir konuyla baslayalim: Mimari.
Tanri’nin bazi insanlara verdigi hediyelerden birinin de Mimari yetenek oldugunu dusunuyorum. Bu yetenek sayesinde bazi insanlar dunya tarihine silinmez damgalarini vurabiliyorlar. Bana gore o insanlardan biri de Ispanyol mimar, inşaat mühendisi, heykeltraş ve ressam Santiago Calatrava’dır.


Lyon Tren Istasyonu



Milwaukee Sanat Muzesi


Calatrava, mesleginin ilk dönemlerinde daha cok köprü ve tren istasyonları tasarlamis. Dunyaya adini duyurmasi 1992 Olimpiyat Oyunları icin Barcelona’da yaptigi Montjuic Radyo Kulesi ile olmus. Bu eserin getirdiği ün ile birçok farklı ülkede ve de proje dalında çalışmak fırsatını elde etmiş.


Alamillo Koprusu, Sevilla


Calatrava’nın tarzı inşaat mühendisliği ile mimarlık arasında köprü olarak nitelendiriliyor. Bu bağlamda Modernist İspanyol mimarlar olan Félix Candela ve Antoni Gaudí’nin izinden devam etmekte. Ayrıca tasarım tarzı son derece kişisel gözlemlere dayalı olup, birçok formu insan vücudu anatonomisinden ve doğal dünya’dan esinlenmekte.


Tenerife Oditoryumu



Sarmal Gokdelen, Chicago


Bir de kisisel not:
Eger sehrinizde Calatrava, Frank Gehry gibi bazi mimarlarin eserlerine sahipseniz bu demektirki sehriniz guzel bir sehirdir, ufku olan iyi yoneticiler tarafindan yonetilmektedir, her sene binlerce turist sadece bu yapilari gormek icin sehrinize geliyordur vs.
Asagidaki resimde Citroen C5 modeline ait bir foto var. Bu foto Valencia'daki Bilim ve Sanat Sehri'nde cekilmis. Eger sehrinizde boyle bir yapi varsa, kendi reklamini,
(Dolayisiyla da sehrin reklamini) otomatik olarak yapiyor zaten. Sevgili sehrimiz Izmir'e de en kisa zamanda boyle bir yapi insa edilmesi dilegiyle.


Citroen C5 Valencia'daki Bilim ve Sanat Sehri'nde

www.calatrava.com

28 Mayıs 2010 Cuma

Eski Rakilar


Aliyül Ala Arak-ı Türki Hususi (Le Veritable Rakı Turc)


Haftasonu geldi catti. Damak erbabinda, raki sath-ı mailine girmis olmanin heyecani basladi. Ustasina soylemeye gerek yok ama rakinin keyifle ve kararinda icildiginde guzel oldugunu unutmayalim.

Yakin zamana dek Tekel’in rakilarindan baska secenegimiz yoktu, hatirlarsiniz. Sonradan Tekel’in icki birimi ozellestirildi, kisa surede rakip firmalar piyasaya girdi. Bu sayede guzel raki icer olduk. Ama daha eskilere, 1920’li yillara gittigimizde ulkemizde raki konusunda buyuk bir cesitlilik oldugunu goruyoruz.

O eski raki markalarindan bazilarini hatirlayim dilerseniz:
(1926 yılında kurulan Tekel'in (O zamanki adıyla İnhisarlar İdaresi'nin) ürettiği rakılar parantez içinde belirtilmiştir. Diğerleri daha önceki yıllarda özel sektör tarafından üretilmiş rakılardır)

* Efe Rakısı (1880-1900 yılları arasında satılanı)
* Dimitroeopulo Rakısı
* A Rakısı (Ağa Rakısı olarak da bilinir)
* Bülbülce Rakısı
* Ala Nazilli Rakısı (İnhisarlar İdaresi)



* Çavuş Rakısı
* Keyf Rakısı
* İspirto ve İspirtolu İçkiler İnhisarı İdaresi Hususi Fevkalade Rakı. 50 derece
* İspirto ve İspirtolu İçkiler İnhisarı İdaresi Ala İstanbul Rakısı
* İspirto ve İspirtolu İçkiler İnhisarı İdaresi Ala Boğaziçi Rakısı



* Ankara Rakısı
* Boğma Rakı (Tür olarak değil marka olarak 1945-1947 arasında Tekel Adana'da Üretmiş)
* Sakız Rakısı (Aynı şekilde tür olarak değil marka olarak Tekel İstanbul'da Üretmişti)
* Hususi Ala Rakı (İnhisarlar İdaresi)



* Fertek Rakısı
* Olgun Rakısı
* Alem Rakısı
* Türkiye İspirto ve Meşrubat Külliye-i İnhisarı İdaresi Rakısı.
* Aliyül Ala Gazi Ayıntap Rakısı (İnhisarlar İdaresi)



* İyi Rakı (İnhisarlar İdaresi)
* Yeni Rakı (İnhisarlar İdaresi)
* Yaluva Rakısı
* Erdek Rakısı
* Aydın Rakısı (İnhisarlar İdaresi)



* Memur Rakısı
* Baküs Rakısı
* Edremit Rakısı
* Bilecik Rakısı
* Umurca Rakısı
* İstanbul Rakısı (İnhisarlar İdaresi)



* Filurya Rakısı, Ala.
* Kulüp Rakısı
* Üzüm Kızı Rakısı
* Deniz Kızı Rakısı
* Bahçe Rakısı
* Elif Rakısı

Tesbih Koleksiyonculugu

Daha once tesbih tutkumdan kisaca bahsetmistim. Simdi biraz daha derine inelim.

Her koleksiyon dalinda oldugu gibi tesbih koleksiyonculugunda da surecler kabaca belli: Merak sarma, az bilgiyle koleksiyon yapmaya calisma (Bu asamada bolca luzumsuz esere sahip olma), saglam bir koleksiyon icin yeterli bilgiye sahip olma, koleksiyon kirliligi yaratan parcalari (ilk basta cok onem verdigin bazi parcalari artik luzumsuz gorup) elden cikarma, temiz ve degerli bir koleksiyona sahip olma.

Tesbih merakimin ilk deprestigi ve konuyla ilgili yeterince bilgiye sahip olmadigim gunlerde aldigim tesbihlerden bazilari:


Sah Maksud tasi



Pres kehribar



Plastik

Su anda bana, "Bosa para vermisim" dedirten tesbihleri alarak neleri almamam gerektigini ogrendim.

Koleksiyonerlik uzun soluklu bir surec. Bu surecte ayni dili konustugunuz bir cok insanla tanisma firsatiniz oluyor. Bunlardan benim icin en onemli olani kuskusuz Mustafa Unver’dir. Tanimaktan ve arkadasi olmaktan buyuk mutluluk ve onur duydugum Mustafa Bey’in asil meslegi tesbihcilik degil. Taninmis bir otomotiv firmasinin dis ticaret bolumunun yoneticisi. Ancak tesbihe olan tutkusu onu tesbih yapimi noktasina tasimis. Tesbih ustaligi icin cok kisa sayilabilecek bir surede de Tesbih sanatinin zirvesine cikti (Bu surece bizzat sahit oldum). Hic suphe yoktur ki, Mustafa Bey su anda tesbih sanatinin bir numarasidir. Tesbih sanatinin bir numarasi olmak demek bu isi dunyada en iyi yapan olmak demektir. Cunku dunyada tesbih sanatinin en ileri oldugu ulke Turkiye’dir (Evet, bir konuda en iyiyiz !)

Mustafa Unver'den fildisi tesbih





Mustafa Unver’in tesbihlerine (eserlerine) baktiginizda tesbihin gercek bir sanat kolu oldugundan suphe duymazsiniz.



27 Mayıs 2010 Perşembe

Ben Mehmet Siyah Kalem, Cinlerin ve Insanlarin Ustasi !


Danseden Iblisler

Benim Mehmet Usta'yla tanismam Yapi Kredi Yayinlari’nin cikardigi bir album sayesinde olmustu. Album'u hala arada sirada elime alir resimlerin guzellikleri karsisinda, sanki ilk defa goruyormuscasina sasar kalirim.


Avcilar

Mehmet Siyah Kalem'in yaşamı ve kimliği bilinmiyor. Tarih kaynaklarından hiçbiri ondan sözetmiyor. Gerçek adı bile belli değil. Kimi resimlerin üstüne "Kâr-ı Üstad Muhammed Siyah Kalem" (Üstad Mehmet Siyah Kalem'in işi) yazılmış. Doğu'da sanatçının kendisini "üstad" diye tanımlaması olağan değildir. Ayrıca bu adın, sanatçının kendi eliyle, resimlerin belli bir köşesine attığı bir imzadan çok, gelişi güzel şuraya buraya, hatta kimi zaman resimlerine ters düşecek biçimde çiziştirilmiş olması, bu yazının, resimlerin kaydı yapılırken sonradan eklenmiş olduğu düşündürüyor.
Topkapı Sarayı’nda bulunan eserlerin Yavuz Sultan Selim zamanında getirildiği varsayiliyor.



Savasci ve Ati

Mehmed Siyah Kalem minyatürleri zamanın belirsiz derinliğinde Asya kültür ortamında yaşamış insanların gündelik hayatını yansıtmakta. Göçerler, sıradan insanlar, dervişler, Budistler, şamanlar, Hristiyan keşişler ve doğaüstü varlıkların oluşturduğu sürekli hareket halindeki toplumsal sahne söz konusu.


Sohbet


Gocebe Kampi

Siyah Kalem’in sanatının eşsizliği sadece insan ve gündelik hayatı dışında doğaüstü yaratıkları betimlemesinde de yatar. Siyah Kalem’in iblisleri yer ile gök arasında saltanat süren, insan varlığının karşı kıyısını temsil ederler ve iyi ile kötüyü birbirinden ayıran gerçeklik dengesinin Siyah Kalem minyatürlerindeki ağırlık noktasını oluştururlar.


Hayvan Eskizleri

Eserlerin muhtesemligi ortada, ustanin kimligi belirsiz, yasadigi zamanin egzotizmine diyecek yok. Yani olaganustu bir film icin tum bilesenler saglanmis durumda. Turkiye haric dunyanin neresinde olursaniz olun defalarca kitabi yazilmis, filmi cekilmis olurdu. Turk dunyasi eger ortak bir film yapmak isterse, bundan guzel bir konu bulamaz. Yonetmenini de ben soyleyeyim: Ezel Akay !

26 Mayıs 2010 Çarşamba

En Şık Espadriller


Bir cift şık ve rahat espadril kadar insani iyi hissettiren az sey vardir herhalde. Espadrillerin en şıklarıyla tanismaya hazir olun.



“Toms” markali espadrillerin yaraticisi Blake Mycoskie. Dünyadaki açlık ve sağlık sorunlarından etkilenerek ayakkabı tasarlamaya başlayan Blake Mycoskie, sattığı her çift ayakkabının aynısından bir çifti de, buna ihtiyacı olan bir çocuğa hediye ederek, binlerce çocuğu sevindiriyor. Üstelik bu anlamlı hediyeyi Toms Shoes satın alan kişinin adına yapıyor.





Arjantinli çiftçilerin giydiği, kanvas kumaştan yapılmış ayakkabılardan - Alpargata - esinlenerek ortaya çıkan Toms Shoes gerek rahatlığı, gerekse sosyal içeriği ile büyük ilgi görüyor.

Yaratilan espadrillerin şıklığına gercekten diyecek yok…

www.toms.com

25 Mayıs 2010 Salı

Eskilerden Zarafet Dersi



Yil 1938. Yani koskoca bir omur once. Fotograftakiler Ananem ve Dedem. Ikisi de ogretmendi. Yeni kurulan yokluk icindeki bir devletin, gelecege umutla bakan iki ferdi. Belki yokluk diz boyu ama zarafetlerinden hicbir sey eksik degil.
Eskilerden ogrenecek cok seyimiz var...

24 Mayıs 2010 Pazartesi

The Canadian


Cok fazla firsatim olmasa da tren yolculugu yapmayi cok severim. Bundan sonra sizlerle bu tutkumu paylasmak istiyorum.

Hayalimdeki yolculuk, demiryollarinin krali olan Trans-Sibirya hattinda yapilan yolculuktur. Bu konuda onumuzdeki gunlerde ayrintili bir gonderi yapacigim sizlere ama dilerseniz once biraz isinma turlari atalim.


Bugunku tren yolu hattimiz oldukca uzaklarda, Kanada’da. Buyuk Okyanus (Pasific Degil !) kiyilarinda, dunyanin en guzel sehirlerinden biri olan Vancouver’de baslayip, yine dunyanin en guzel sehirlerinden biri olan Toronto’da sona eren, Kanada Demiryollari Sirketi VIA Rail Canada’nin “The Canadian” hatti.





Kanada, flora ve fauna acisindan dunyadaki en sansli ulkelerden biri. Vancouver–Toronto arasinda, karsilikli olarak haftada 3 sefer yapilan ve 4 gun suren yolculuk sirasinda, tepesi camla kapli seyir vagonlarindan bu zenginliklerin cok buyuk bir bolumunu gormek mumkun: Rocky Daglari, ormanlar, goller, geyikler, ayilar, kartallar vb.



Yapraklarin kizarip, ormanlarin cilgin guzellikler sundugu sonbahar aylarinda bu yolculugu yapmanin tadi baska olur herhalde.


The Canadian, haritadaki kirmizi hat.


www.viarail.ca

Ayna, ayna...


Alacati Tas Kahve duvarindaki ayna...

23 Mayıs 2010 Pazar

Glashuette Original


Glashuette Original, Senator Sixties, Automatik


Glashütte, Almanya’nin Saksonya eyaletinde bulunan kucuk bir kasaba. Bu kasaba Alman saatcilik geleneginin dogdugu yer.
Bugun size bu kasabada dogup buyumus bir markadan bahsetmek istiyorum: Glashütte Original .
1951’de kurulan Glashütte Original, Dogu Alman kokenli bir sirket. Glashütte Original kendi duzenegini ureten birkac saat yapimcisindan biri. Gunumuzde The Swatch grubunun bir uyesi.




Glashuette Original, Senator Sixties, Square Chronograph




Glashuette Original, Senator Sixties,Chronograph



Glashütte’nin urettigi “Senator 60’lar” serisi, 1960’larin yuvarlak hatli tasarim unsurlarini kullanarak Rock’n Roll’un dinamik zamanlarina ve heyecanina gondermede bulunuyor.
Bu ozel seriye zarafet katmak icin, donemin stillesmis ozelliklerinden ilham alinarak, bombeli bir kadran ve ona uyan bombeli safir kristal cam kullanilmis.




Glashuette Original, Senator Sixties, Panoramadatum


http://www.glashuette-original.com/

20 Mayıs 2010 Perşembe



Oyle siradan bir sokak serserisi degil, Ralph Lauren'in Vintage Bolumu'nun yoneticisi !

Foto: Scoot Schuman

18 Mayıs 2010 Salı

Volvo V 70







Volvo her daim karizmasi (Ve de bol koseleri) olan arabalar uretti. Su anda eskisi kadar koseli olmadiklari bir gercek ama karizmalari hala yerli yerinde. Urettikleri arabalarin en karizmatikleri ise bana gore stationwagon'lar.
V 70, Volvo'nun buyuk stationwagon'u. Sahip oldugu motorlar (Turkiye'de 3.0 litre benzinli 285 Bg. ve 2,4 litre turbo dizel 205 Bg.) beklenen sportifligi fazlasiyla karsilarken, buyuk bagaji ve ustun degiskenlik ozellikleri hobi sahiplerine ve buyuk aile babalarina rahatlik sagliyor.
Volvo V 70'e saygilar !
www.volvocars.com/tr