30 Temmuz 2010 Cuma

İkiz Kulelerin Gölgesinde...



Malum-u aliniz, su gunlerde guney yarimkurede kisin en ihtisamli gunleri hukum surmekte. Serinlemek icin biraz o taraflara uzanmakta fayda olabilir.
Efendim, Şili dunyanin en guzel ve de ozel cografyalarindan birine sahip. Ulkenin (Ve de kitanin) en guney ucunu Patagonya bolgesi olusturuyor. Sili bu bolgeyi Arjantin ile paylasiyor.



Patagonya’nin Sili tarafinda kalan kisminda harikulade Torres del Paine Ulusal Parki var. Bolgenin el degmemis dogasi UNESCO tarafindan dogal koruma alani ilan edilmis.

Lama'nin kuzenleri Guanaco'lar

Bu bolgede, konumu itibariyle cok ozel bir otel bulunuyor: Hotel Salto Chico.



Otel, Salto Chico Selalesi’nin hemen yaninda, Paine Siradaglari’na bakacak sekilde insa edilmis. Hemen karsinda Bolge’ye adini veren uc adet Torres’ den (Yani kuleden) ikisi bulunuyor (Simdi anladiniz mi Fernando Torres’in soyadinin ne anlama geldigini ! Bilmeyenler futbol sever dostlarina ne demek istedigimi sorabilirler)



Cevreye uyumlu bir anlayisla insaa edilen otelin her turlu konfora haiz 50 odasi bulunuyor.



Televizyondan uzakta kafasini dinlemek, at binerek ya da yuruyerek el degmemis doganin ne demek oldugunu anlamak, Patagonya’nin nefis etlerinin tadina bakmak isteyenler icin ideal bir yer.

Guney Amerika'nin kovboylari olan Gaucho'lardan birisi, zarif bir hanimefendiye eslik ederken...

Otel Sahibi sevgili dostum Senor Felipe Cayetano Lopez Martinez Gonzalez’e selamimi iletirseniz size gerekli indirimleri ve her turlu kolayligi yapacagina emin olabilirsiniz.




www.explora.com

28 Temmuz 2010 Çarşamba

Haydi Plajları Yağmalamaya !



Bizim sahillerimizde de cok var ama pek ilgimizi cekmez. Ancak Ebay’de piyasasi bile olusmus durumda. Ecnebilerin “Sea glass” dedigi, bizimse pek bir isim vermeden sadece kirik cam diye gecistirdigimiz nesnelerden bahsediyorum.



Bir sekilde denize atılan camlar kiriliyor, yillar boyunca kumlara surterek keskin koseleri yumusuyor, donuk bir goruntuye kavusuyorlar. Bu camlardan cesitli biblolar yapan sanatcilar bile var. Ornegin Debara Hafemann.



Bu Hanımefendi, sahillerden topladigi kirik camlardan cesitli biblolar yapiyor. Bu biblolarin fotograflarini cekip kartpostallar da yapiyor. Yaptiklari gercekten cok hos sanat eserleri.



Bir daha sefere plaja gittiginizde aklinizda olsun, siz de bir eselenin. Belki de bulacaginiz camlar, icinizdeki sanatciyi ortaya cikartacaktir.

27 Temmuz 2010 Salı

Top gibi yapıldı, Kurşun Gibi Gider !



Gecenlerde Range Rover’dan bahsederken Ingilizler’in Marka yaratma ve batirma konusunda ne kadar basarili olabileceklerinden soz etmistim. Buna en guzel orneklerden biri de harikulade Royal Enfield motorsikletleri.

1922 Model

Royal Enfield, Kraliyet Kucuk silahlar Imalat Sirketi’nin bir bolumu olarak 1890’da kuruldu. Slogani "Made like a gun, goes like a bullet" idi. Hayati boyunca bir cok el degistirdi.




Markanin en son sahibi Norton-Triumph-Villiers (NVT) oldu ve Ingiltere’deki uretimi 1971’de durduruldu. Bununla birlite Ingiltere’de baslayan hayati 1956’dan beri Hindistan’da devam ediyor.



Bu sayede Royal Enfield, dunyanın su anda uretimi devam eden en eski markasi, Bullet modeli ise halen uretilmekte olan en eski model.

Bullet 500 Military

Hindistan’daki hayati ilginc bir sekilde baslamis. 1949’da Hindistan’da satilmaya baslayan modeller Hindistan polisi ve ordusunca sınır devriyesi gorevinde kullanilmaya baslanmis, bu ise de en uygun model olarak Bullet secilmis. Hukumet Royal Enfield’a 800 adet 350 cc. ‘lik Bullet siparisi vermis. Onceleri motor Ingilere’den ithal edilirken daha sonra bir fabrika kurularak uretim Hindistan’da yapilmaya baslanmis.



1986’da Hint kokenli bir Ingiliz vatandasi bu sefer yolculugu tersine cevirmis ve Hindistan’da uretilmekte olan Royal Enfield’lari Ingilere’ye ithal etmeye baslamis. Gelen olumlu tepkiler uzerine Royal Enfield India, urettigi motorlarin kalitesini ve cesitliligini artirarak dunyanin dort bir tarafina ithalata baslamis. Kanada’dan Kolombiya’ya, Yeni Zelanda’dan Japonya’ya kadar meraklilarinin yogun talebi karsilanmaya calisiliyor.

Bullet Military

Bugun itibariyle uretılmekte olan dort model var:
-Classic
-Classic Military
-Bullet Electra
-Bullet Electra deluxe

En güzel Model, Classic 500

Bu kadar begenilmesinin nedeni 1950’lerden kalan cok klasik ve harikulade dizayninin gunumuzun teknolojisiyle desteklenmis olmasi.

Classic 500



Nostaljik markanin meraklilari icin Royal Enfield, Hindistan’da turlar duzenliyor.

Himalaya Turu

Haziran ve Aralik aylari arasinda duzenlenen toplam 7 tur ile Hindistan’in en guzel yerlerini, dunyanin en guzel motorlarindan biriyle dolasmaniz mumkun.

Güney Hindistan Turu

Efsanevi Hindistan trafiginde hayatta kalmaniz ise sizin becerinize kalmis…

24 Temmuz 2010 Cumartesi

Köprüde İki Kişi



Yer : Kaz Daglari Milli Parki
Foto : Bendeniz
Koprudeki iki inatci keci: Apo ve ben (Sevgiler Apocugum)

23 Temmuz 2010 Cuma

Mübarek Cuma Güzeli...



Bahri Bülbül 30'lu yaslarinin basinda, cok genc bir usta. Henuz bu genc yasinda bile cok guzel eserler vermis. Onumuzdeki yillarda, mesleginin en iyilerinden biri olacagina suphe yok.



Size eserlerinden birini sunuyorum. Yesil sikma kehribardan yapilan bu tesbih Serdar Neziroğlu koleksiyonu'nda bulunuyor.



Bahri Bulbul yaptigi tespihlerin kamcisina imza niteliginde, altindan kucuk bir sikke koyuyor. Bu onun alamet-i farikasi. Birinci ve ucuncu fotolarda bunu gorebilirsiniz.

22 Temmuz 2010 Perşembe

40 yıllık cincibir, tadını içen bilir !



Cocukluk gunlerimizden birisi sesleniyor bize, duyuyor musunuz ?
Mahalle arasi acik hava sinemasi, cigdem, Cincibir. Ölümsüz üclü …



Izmir’li, Ege’li olup da (Tabii 40’li yaslarinda olmak kaydiyla) icmeyen, duymayan yoktur herhalde. Sonradan portakallisi hatta kolasi cikmasina ragmen en guzeli sadelisi (!) idi.

Cincibir'ler Sunalko (Sunal Kokteyli) ile

Cincibir. Kulagi ne kadar guzel tirmaliyor degil mi ? “Cincibir, cincibir, ee ne demek ki bu” diye az dusunmedik. Kesfetmek yillar sonra nasib oldu. Cok buyuk ihtimalle Ginger Beer’dan apartma bir isim. Kimbilir sahipleri bu ismi koyarken Izmir’deki BX’lerde (PX degil !) satilan bu tip bir urunu falan mi gormustu acaba ?



Zencefil birasi zencefil, limon ve sekerle yapilan alkolllu veya sodali bir icecek. Ingiltere’de 1700’lerin ortalarinda populer olmaya baslamis. 1900’lerin basinda da ABD ve Kanada’da yayginlasmis. Hatta Britanya Ordusu sayesinde dunyanin garip yerlerinde yerel icecek olup cikmis. Ornegin Yunanistan’in Korfu adasina 19. yy. da getirilen bu icecek, adanin geleneksel icecegi konumuna gelmis bugun !
Avrupa'ya çıkanlara (!) tavsiye derim, bulun deneyin, cok lezzetlidir...



Cincibir’e donersek, artik uretilip uretilmedigini bilmiyorum ama ne zaman bu ismi duysam yuzumde hafif bir tebessum olusur, beni mutlu eder. Sahi, icinde zencefil var miydi acaba ?

GINGER BEER
- 100 gr. taze zencefil
- 4-5 kaşık şeker
- 3 limon (kabuğu da suyu da)
- 1 litre soda
İstenirse servis için taze nane yaprakları



Taze zencefilin kabuğunu soyup, rendenin peynir rendesi tarafında rendeleyin. Zencefili, suyu ve içi lifli posasıyla birlikte (1 litre sodayı da içine alabilecek büyüklükte) bir kaba alın, üstüne şekeri ve limon kabuğu rendesini koyup elinizle ya da havan eliyle iyice ezin. Limonların suyunu sıkın ve aynı kaba boşaltın. En son da 1 litre sodayı ekleyin ve birazcık kendi haline bırakın ki içindeki lifler ve limon posası birazcık çöksün. Tadına bakın, eğer çok ekşi geliyorsa biraz daha şeker, çok tatlı geliyorsa biraz daha limon suyu ekleyin. Bunu herkes kendi damak zevkine göre ayarlayabilir. Bir süzgeçten geçirdikten sonra içine ekleyeceğiniz buzlarla Ginger beer içmeye hazır! Afiyet olsun...

21 Temmuz 2010 Çarşamba

Zarif Kuğuların Yarışı



Dun Panerai saatlerinden bahsetmis ve Panerai’nin guzel saatler uretmenin yanisira guzel yatlara da sponsorluk yaptigini soylemistik. Panerai, Vintage ve klasik yelkenliler arasinda duzenledigi yarismalarin (Panerai Classic Yachts Challenge) altincisini bu sene yapiyor.



Bu sene, cok prestijli 9 yat klubunu kapsayan yarismanin parkuru gecen senelere oranla daha da buyudu. Karaipler, Amerika, Ingiltere ve Akdeniz’de yapilacak Regatta, 15 Nisan’da basladi. Son yaris 20 Eylul’de Cannes’da.



Panerai geleneksel olarak yarislarin serefine bir ozel seri saat uretiyor ve yarismanin galibine de bu saatten hediye ediyor. Bu senenin kazanan ekibine “The Radiomir Regatta, 1/8th Second, Titanio – 47 mm” isimli model layik gorulmus.

Radiomir Regatta

500’den fazla kuğunun katilacagi yarislara Panerai de “Eilean” isimli Bermuda Ketch’i tipindeki bir yelkenliyle istirak ediyor. 1936’da, yat imalati konusunda bir efsane haline gelmis olan Iskoc Fife tersanelerinde uretilen yelkenli Panerai tarafindan satin alinip 2,5 senede restore edilmis.

Eilean

YARISMA TAKVIMI

1- ANTIGUA CLASSIC YACHT REGATTA
15–20 Nisan 2010
Antigua (Antigua ve Barbuda)

2- LES VOILES D'ANTIBES
2–6 Haziran 2010
Antibes (Fransa)



3- BRITISH CLASSIC YACHT CLUB PANERAI COWES REGATTA
17–24 Temmuz, 2010
Cowes, Isle of Wight (Birlesik Krallik)
Su anda yaris devam ediyor. Ayrintili bilgi icin www.britishclassicyachtclub.org

4- CORINTHIAN CLASSIC YACHT REGATTA
6–8 Agustos 2010
Marblehead, MA (ABD)



5- OPERA HOUSE CUP
12–15 Agustos 2010
Nantucket, MA (ABD)

6- COPA DEL REY
25–29 Agustos 2010
Mahon, Minorca (Ispanya)



7- MUSEUM OF YACHTING CLASSIC YACHT REGATTA
3-5 Eylul 2010
Newport, RI (ABD)

Kupamiz...

8- VELE D'EPOCA DI IMPERIA
8-12 Eylul 2010
Imperia (Italya)

9- RÉGATES ROYALES
20-25 Eylul 2010
Cannes (Fransa)

20 Temmuz 2010 Salı

Panerai



Panerai firmasi 1860’da Giovanni Panerai tarafindan Floransa’da kuruluyor. Imalata gectikten sonra, urettigi saatlerin dayanikliligi ve kullanim kolayligi nedeniyle Italyan Ordusu’na * saatler ve gorus cihazlari uretmeye basliyor. 1993’de orduyla olan iliskileri bitiyor ve saatlerini sivillere de satmaya basliyorlar. Gercek sohretlerini ise, Sylvester Stallone’nin Roma’dan bir Panerai Luminor almasi ve bu saati Daylight filminde kulanmasiyla yakaliyorlar. Rambo Abi bu saatleri o kadar begeniyor ki bunlardan bir dolu satin alip, aralarinda Arnold Schwarzenegger’in de bulundugu dostlarina hediye ediyor.

Sly Panerai'si ile

Bu hizli basari sirketin degerini artiriyor ve Richemont sirketi tarafindan 1997’de satin alinmalarina neden oluyor.



Bu tarihten sonra bazi saatlerinde Rolex duzenegi kullaniyor ve Italyan Ordusu icin yeni saatler uretmeye basliyor.



Panerai’nin urettigi buyuk saatler, onde gelen firmalari da etkileyerek buyuk saat modasini yaratiyor.



Panerai’nin baslica dort model serisi var:Historic, Contemporary, Manifattura and Special Editions. Saatlerinin cogu sinirli sayida uretiliyor (500, 1000, 2000 yada 4000 adet) ve tumunun bir seri numarasi var.



Panerai ayrica Ferrari icin de saatler uretiyor.

Ferrari California modelinin uretilmesi anisina cikarilan Ferrari-Paneria

Panerai cogu saatini talebin altindaki miktarlarda uretiyor ve bayilerine sinirli sayilarda dagitiyor. Bu nedenle de populer modellerde uzun bekleme listeleri olusuyor. Sonuc: Yeni bir Panerai fiyatina kullanilmis Panerai'ler.



1940 ve 50’lili yillarda uretilen modelleri koleksiyonerler tarafindan buyuk ragbet goruyor.

Ohh bebek, bu ne guzellik !

Panerai bir yandan da klasik tekne yarislarina sponsor oluyor. O konuyu da yarina birakalim...




Italyan Ordusu: Dunyanin en kisa kitaplarinin neler oldugunu biliyor muydunuz: Ingiliz Gastronomi saheserleri, Turk Demokrasi Tarihi, Efsanevi Fransiz Nezaketi, Italyan Ordusu Kahramanlik Destanlari...