Afet İnan etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Afet İnan etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

19 Haziran 2010 Cumartesi

Babalar Gunu !

Biraz eglence herkesin hakki...


Tum babalarin Babalar Gunu'nu kutlarim.

Türk milletini oluşturan her fert, Atamızın bir evladı, O'nun bir parçasıdır.
Bu nedenle de herseyden once Ataturk’un babalar gunu kutlu olsun.

Atatürk, savaş yıllarından başlayarak birçok çocuğun hamiliğini üstlenmiş, birçoğunu da evlat edinmişti. Bunlar: Abdurrahim, Afet, Nebile, Zehra , Sığırtmaç Mustafa, Sabiha, Rukiye, Ülkü, Afife, İhsan, ve Ömer idi. Onlari hatirlamaya ne dersiniz ?


Abdurrahim Tuncak

1908 Diyarbakır’da dogan Abdurrahim, 8 yaşında iken 1916 yılında Osmanlı-Rus Savaşı sırasında ailesini kaybetmişti. Mustafa Kemal, Kafkas cephesinde 2. Ordu komutanlığına vekaleten atanmış ve komutanlığında Bitlis ve Muş illeri Rus işgalinden kurtarılmışltı. Bu dönemde Mustafa Kemal'e aile fertleri savaşta ölen öksüz ve yetimlerden bahsedilmişti. Bunlardan birisi de 8 yaşındaki Abdurrahim idi.



Mustafa Kemal Abdurrahim'i evlatlık edindi ve İstanbul'a yanında getirdi. Mustafa Kemal Paşa 9. Ordu Müfettişi olarak Samsun'a gittiğinde Abdurrahim, İstanbul'da Beşiktaş Akaretler'deki evde annesinin yanında kaldı. Abdurrahim, Mustafa Kemal'in annesi Zübeyde Hanım ve Kızkardeşinin yanında bakıldı ve büyüdü.[1]
Mustafa Kemal'in, öğrenimine yurtdışında devam etmesini uygun gördüğü Abdürrahim 1929yılında Berlin Teknik Üniversitesi'ne gitmiş ve tüm giderleri karşılanmıştır. Elektrik Muhendisi olan Abdurrahim Bey, 1934 yılından sonra Tuncak soyadını almıştır.



Abdurrahim Bey Savarona yatının satın alınması görüşmelerinde tercümanlık yapmıştır. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nda çalışmış ve oradan emekli olmuştur. 13 Ağustos 1999’da hayatini kaybetmistir.


Afet İnan

Afet İnan, Bursa Kız Öğretmen Okulu'nu 1925 yılında bitirmiştir. İlk görevine 17 yaşındayken, babasının görevi gereği bulundukları İzmir'de Reddi İlhak İlkokulu'nda başlamıştır. Atatürk, Afet İnan'ın ailesinin Makedonya kolunu tanıdığından, kendisinin meslek ve durumu ile ilgilenir. Afet İnan'ın isteği, öğrenimini sürdürmek ve yabancı dil öğrenmektir. Bunun yerine getirilmesi için Atatürk, Afet İnan'ın babası ve annesi ile görüşerek, kendisini o yıl İsviçre'nin Lozan şehrine Fransızca öğrenmeye gönderir (1925 - 1927).



Sonra, İstanbul'da Fransız Kız Lisesi (Notre Dame de Sion)nde bu öğrenimini sürdürür (1928-1929). Ortaöğrenim tarih öğretmenliği sınavına girerek öğretmenlik belgesini alır ve Ankara Musiki Öğretmen Okulu'na, Tarih ve Yurt Bilgisi öğretmeni olarak atanır (1929-1930).



Türk Tarih Kurumu'nun kuruluş çalışmalarında yer almış ve orada uzun yıllar Asbaşkanlık yapmıştır. Ankara Üniversitesi Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü'nün de müdürlüğünü yapmıştır. Akademik çalışmalarına devam eden Afet İnan, 1938'de lisans, 1939'da doktora çalışmalarını tamamlayarak 1942'de doçent ve 1950'de de profesörlüğe yükselir. Prof. Dr. Afet İnan'ın Atatürk ve Türk tarihi ile ilgili birçok yayını bulunmaktadır. 8 Haziran 1985 tarihinde ölmüştür.


Sabiha Gökçen

Sabiha Hanım 1913 yılında Bursa'da doğdu. II. Abdülhamid tarafından Bursa'ya sürgün gönderilen vilayet başkatibi Hafız Mustafa İzzet'in kızıdır. İlkokula gittiği yıllarda babasını kaybetti ve kardeşlerinin yardımıyla öğrenimini sürdürdü. Atatürk, 1925 yılında çıktığı Bursa gezisinde Sabiha Gökçen'le tanıştı ve içinde bulunduğu güç yaşama şartlarını öğrenince de onu evlat edindi. Ankara Çankaya İlkokulu'nu, daha sonra da Üsküdar Kız Koleji'ni bitiren Sabiha Hanım, Türk Hava Kurumu'nun Havacılık Okulu'na girdi (1935). Burada geçirdiği başarılı öğrenim hayatından sonra, yüksek planörcülük kurslarına katılmak üzere Sovyetler Birliği'ne gönderildi. Dönüşte Eskişehir Hava Okulu'na girdi, aynı zamanda 1.Tayyare Alayı'nda av ve bombardıman uçakları alanında uzmanlaştı.



Sabiha Gökçen, 1937 Ege ve Trakya manevraları sırasında başarılı uçuşlar yaptı. Aynı yıl çıkan Şeyh Rıza İsyanı sırasında yapılan kara harekatını, Dersim ve çevresini havadan bombalayarak kolaylaştıran Sabiha Gökçen 1938'de yaptığı Balkan turuyla ününü Avrupa'ya yaydı. 1938'de Türkkuşu'nda başöğretmenliğe atandı ve 1955'te uçuculuktan ayrıldı. Türk Hava Kurumu Yönetim Kurulu üyesi oldu.



Türkiye’nin ilk kadın havacısı Sabiha Gökçen, 22 Mart 2001 Pazartesi günü vefat etti.


Rukiye Erkin

Atatürk Rukiye'yi bir Konya gezisinde tanımıştı. O vakitlerde Rukiye hayatının en zor yıllarını yaşıyordu. Kimsesizdi. Atatürk, Rukiye'yi Ankara'ya getirerek bakımını ve okutulmasını sağlamış ve bir Jandarma Yüzbaşısı ile evlendirmiştir. Nikahları Ankara Belediyesi'nde kıyılmış, zamanın İçişleri ve Dışişleri Bakanları da şahitlik etmişlerdir. Düğünleri İstanbul'da Dolmabahçe Sarayı'nda yapılmış, düğünde Atatürk ilk dansı Rukiye ile yapmıştır.




Zehra Aylin

Zehra 1914 yilinda dogmustur. Babası Kurtuluş Savaşı'nda efsaneleşmiş bir yüzbaşıdır. Amasya il nüfusuna kayıtlı olduğu ve babasının adının Mehmet olduğu Amasyalı araştırmacı Hüseyin Menç'in çabalarıyla tespit edilmiştir.
Zehra, kendisini Kağıthane'deki bir yetiştirme yurdundan alan Mustafa Kemal tarafından Ankara'ya getirilmişti. İlköğrenimini Ankara'da, Çankaya Köşkü'nün bahçesindeki ilkokulda tamamladı. Ortaöğrenim için İstanbul'a, Arnavutköy Amerikan Kız Koleji'ne gitti. Soyadı kanunu ile Aylin soyadını aldı.

Kolejden mezun olduktan sonra yüksek öğrenim için Londra'da Saint Hilda College’e gönderildi. Ancak bir dönemlik eğitimden sonra yurda dönmek istedi. Eğitimini tamamlamayıp diplomasını aldıktan sonra yurda dönmesini isteyen manevi babası Atatürk, Zehra'nın hastalığı üzerine bir süre için Türkiye'ye gelmesin izin verince 1935 yılı sonunda Türkiye'ye doğru yola çıktı. Londra'dan gemi ile Fransa'ya geldikten sonra Paris eksperesine binen Zehra Amiens civarında trenden düşerek hayatını kaybetti. Amiens'te yapılan törenin ardından cenazesi İstanbul'a getirildi, Maçka Mezarlığı'na defnedildi. Ölümü gazetelerde büyük yer tutmuş, intihar ettiği söylentileri yayılmış; bu söylentileri Atatürk'ün bir diğer manevi kızı olan Sabiha Gökçen yalanlamıştır.


Nebile Bayyurt

Nebile, 1901 yılında İstanbul'da doğmuştur. Mustafa Kemal Atatürk'ün manevi kızlarında bir tanesidir. Darülfünun Mektebini, Sağlık Mesleki İdadi'sini ve Paris Sorbone üniversitesi Siyasal Bilimler Fakültesi'ni bitirdi. 1930 yılında İzmir Menkul Kıymetler Borsası'nda,1931 yılında Malatya İktisat Bankasında, 1932'de Ankara Döviz ve Bono Bankacılığı'ında en sonda TRT'deki Ekonomi Haberlerin'de Ekonomist olarak çalıştı. Hayatının sonuna kadar çalışmayı ihmal etmeyen Nebile Hanım, 1929'da Viyana Büyükelçiliği Baş Katibi Tahsin Bey'le görkemli bir törenle evlendirildi.



Bu evlilik iki yıl sonra boşanmayla sonuçlandı. Nebile Hanım, ikinci evliliğini Sebahattin İrdelp adlı bir mühendisle yaptı. Atatürk'ün ölüm haberini aldığında sağlık durumu bozuldu. Rahatsızlığı sonucu kör olan Nebile Hanım, Heybeliada'da hayatını kaybetti


Ülkü Adatepe

Ülkü Adatepe, Atatürk’ün annesi Zübeyde Hanım’ın evlatlık kızı Vasfiye Hanım ile Fransızca öğretmeni ve gar şefi Mehmet Tahsin Çukurluoğlu’nun kızıdır.



Zübeyde Hanım’ın küçük yaştan itibaren yetiştirdiği Selanikli Vasfiye Hanım, Zübeyde Hanım’ın ölümünden sonra bir süre Atatürk’ün kızkardeşi Makbule Hanım’la kalmış, Atatürk kendisini Gazi Orman Çiftliği’nde istasyon şefliği yapan Mehmet Tahsin Bey’le evlendirmişti. Vasfiye Hanım ile Mehmet Bey’in çocukları olacağını öğrendiğinde ona ister kız, ister erkek olsun Ülkü isminin verilmesini isteyen Atatürk, 9 aylıkken Ülkü’yü Çankaya Köşkü’ne aldırdı ve büyüdüğü zaman yurt gezilerine beraber götürdü.



Ülkü 5 yaşındayken Atatürk öldü. Üsküdar Amerikan Koleji’nde başladığı öğrenimini maddi sıkıntılar nedeniyle tamamlayamayan Ülkü, genç yaşta evlendi. İlk evliliğini Sabiha Gökçen'in amcasının oğlu Üsteğmen Fethi Doğançay ile yaptı. 13 yıl süren bu evliliğinden 2 oğlu oldu. İkinci evliliğini ise işadamı Öke Adatepe ile yaptı. Şişli, İstanbul'da Doğançay Apartmanı'nda yaşamaktadır.


Sığırtmaç Mustafa

Sığırtmaç Mustafa ile Gazi Mustafa Kemal’in karşılaşması 1929 yılının Eylül ayında gerçekleşti. 19 Ağustos’ta Yalova’ya gelen Mustafa Kemal, sık sık gezilere çıkarak yöreyi tanımaya çalışmaktaydı. Bir atlı gezi sırasında yanındakilerle birlikte Balabandere civarında yolunu kaybetti. Termal’e gitmek niyetindeki atlılar, sığır gütmekte olan 11 yaşında çıplak ayaklı bir çobanla karşılaştılar.



Sıtma nedeniyle karnı şiş, rengi sarı olan çoban, cumhurbaşkanı Mustafa Kemal'i tanımadı. Sorduğu soruları rahat tavırlarla cevaplandırdı ve yolu tarif etti. Davranışlarını beğenerek kendisine bir miktar para vermek isteyen cumhurbaşkanını reddetti; ancak cebindeki cevizleri alması karşılığında parayı kabul etti. Küçük Mustafa’yı unutmayan Mustafa Kemal, kısa bir süre sonra onu buldurtup yanına getirtti ve himayesine aldı.



Mustafa Kuleli Askeri Lisesi'ni bitirdi. 1941 yılında Kara Harp Okulu'ndan 1941/B'li Tankçı Teğmen olarak mezun oldu ve Türk Silahlı Kuvvetleri'ne katıldı. Yüzbaşı rütbesindeyken Rıfkiye Hanım ile evlendi. 1954 yılında, Makbule Atadan tarafından manevi evlat olarak kabul edildi. Kızı Tacinur'a ismini Makbule Hanım verdi. Bir süre sonra sağlık sebebiyle orduda Personel sınıfına geçti. Çeşitli askerlik şubelerinde görev aldıktan sonra 1960 yılında kalp rahatsızlığı nedeniyle binbaşı rütbesindeyken emekliye ayrıldı ve ömrünün son yıllarını Yalova'da geçirdi. 15 Ocak 1987'de yaşamını yitirdi ve Yalova'da toprağa verildi.

O devirde kamuoyunda büyük yankı bulan Sığırtmaç Mustafa hikayesi ile ilgili Mehmet Selahattin tarafından yazılmış bir şiir aşağıdadır:

“Mustafa Kemal’in elinden tuttuğu,
Sığırtmaç Mustafa, Sığırtmaç Mustafa.
Çiftlik ağasının dağda unuttuğu,
Sığırtmaç Mustafa, Sığırtmaç Mustafa.

Kırlarda güttüğün davarla inekti,
Yediğin bir parça kararmış ekmekti,
Katığı kurtarmak, bu az mı emekti,
Sığırtmaç Mustafa, Sığırtmaç Mustafa.

Yolunun üstüne Gazi’yi çıkaran,
Talihin milletin talihi ey çoban,
Bak benzine kan geldi, dizine derman,
Sığırtmaç Mustafa, Sığırtmaç Mustafa.

Küçücük zihnini, bu kim ? diye yordun.
Sonra anladın ki en Ulu’su yurdun,
Gazi adaşınla diz dize oturdun,
Sığırtmaç Mustafa, Sığırtmaç Mustafa.

Sen de medeni bir insan olacaksın.
Sırasında aranıp sorulacaksın.
Bilgi hamuruyla yoğrulacaksın.
Sığırtmaç Mustafa, Sığırtmaç Mustafa.