12 Kasım 2010 Cuma

Küçük Dev Adam

Adamimiz Anri

Teyzemin kitapliginda kucucuk bir album vardi. Bes-alti yaslarinda, o albumu karistirmayi cok severdim. Cok sonralari, albumun sahibinin Henri de Toulouse-Lautrec oldugunu, kendisinin de (Fizik itibariyle) o album gibi kucuk oldugunu ogredim.

Iste o album. Foto: Bendeniz

Anri, bir akraba evliliginin meyvesi olarak 1864’de Pireneler’in Albi Kasabasinda doguyor. Soylu bir ailenin ilk cocugu. Mutsuz bir cocukluk yasiyor. Anne ve babasi bosandigi icin (Dogal olarak) Fransiz murebbiyeler tarafindan buyutuluyor.

Fernando Sirki

8 yasinda annesinin yasadigi Paris’e geliyor. Burada cesitli cizimler yapmaya basliyor. Ailesi hemen yavrucaktaki cevheri kesfediyor. Ilk dersleri babasinin bir arkadasi olan Rene Princeteau’dan aliyor. O yillarda ozellikle at ve sirklerle ilgili cizimler yapiyor.

Lautrec Moulin Rouge'da

Anri 11 yasina geldiginde bir gelisim bozuklugu oldugu anlasiliyor.13'unde sag, 14'unde ise sol kalca kemigini kiriyor. Nedeni ise, daha once belirttigim gibi bir akraba evliliginin urunu olmasi. Annesi ve babasi teyze cocuklari. Kiriklari hicbir zaman tam olarak duzelmiyor. Vucudunun ust kismi normal bir insaninki gibi ancak bacaklari hicbir zaman tam olarak gelismiyor. Adamimizin boyu da 1.52 cm.de kaliyor. Bununla birlikte cinsel organlarinda hypertrophied (Asiri irilesme) bulunuyor. Yani oldukca celiskili bir tablo !



Doganin kendisine oynadigi oyun sonucu yasitlarinin yaptigi bircok seyi yapamayan Anri, kendisini cizime veriyor. Verdigi eserler neticesinde basarili bir Post-Empresyonist ressam, art nouveau cizer ve tasbaskici haline geliyor. Oyle ki, Cézanne, Van Gogh ve Gauguin ile birlikte Post-Empresyonist donemin en basarili ressami olarak addediliyor.

Anri'nin gozunden Vincent van Gogh

Anri, Paris’in bohem yasam tarziyla sohretli Montmartre semtine yerlesiyor. Burada 20yil boyunca Bonnat’nin atolyesinde calisiyor. Bonnat’nin buradan tasinmasiyla Fernand Cormon’in atolyesine tasiniyor. Burada calistigi bes yil boyunca, hayatinin sonrasini birlikte gecirecegi (Emile Bernard, van Gogh gibi) arkadaslariyla tanisma firsatini yakaliyor.

Iki kiz arkadas.

Fernand Cormon, atolyesindeki ogrencilerini oldukca serbest yetistiriyor. Onlara Paris’i gezip cizecekleri seyler bulmalarini telkin ediyor. Adamimiz Anri, bu sayede Montmartre’in fahiseleriyle tanisma, birlikte olma ve onlari resimleme serefine nail oluyor.

Muayene !

1889’dan 1894’e dek Anri, Bagimsiz Sanatcilar grubunun bir parcasi. Bu donemde Moulin Rouge kabaresi kapilarini aciyor ve Anri Kabare’nin afislerini hazirliyor.



Kabare kendisine daimi bir yer ayarliyor ve calismalarini sergilemeye basliyor. Bu donemde, en bilinen bazi eserlerini veriyor.



Adamimiz bir ara Londra’ya da uzaniyor.Orada Oscar Wilde ile tanisiyor ve arkadas oluyorlar. Onun da bir portresini yapmayi ihmal etmiyor.

Anri'nin gozunden Oscar Wilde

Anri’nin fiziksel durumu alkolizminin de nedeni oluyor. Bir alkolik olarak Anri, hayatinin son donemini senatoryumlarda geciriyor. 1901’de sadece 37 yasindayken, alkol ve frengi nedeniyle hayatini kaybediyor. Geriye birbirinden guzel tablolari ve posterleri kaliyor.

Vals yapan kadinlar

Henri de Toulouse-Lautrec'in, henüz ölmeden Louvre müzesinde yer almaya hak kazanan ilk ve tek sanatçı olduğu soylenir.

Imzasi

Hiç yorum yok: