8 Kasım 2010 Pazartesi

Turkiye'nin Paris'i

Bizde gelenektir, bir yerlesim yerini ovmek istersek Paris’le es tutariz. Ornegin Dogu’nun Paris’i Erzurum, Guneydogu’nunki ise Gaziantep’tir. Bu sehirler, eger benim gibi askerliginizi Ardahan’da yaptiysaniz, Ardahan’dan sonra gozunuze gercekten Paris gibi gorunebilir. Bunun otesindeki yorumlari hem Erzurum’u (Veya Gaziantep’i) hem de Paris’i gormus olanlariniza birakiyorum.
Sehircilik konusunda milletce buyuk bir becerisizlik icinde oldugumuz, sehirlerimizin gittikce yasanmaz yerler haline geldigi su goturmez bir gercek. Bununla birlikte sadece bir insanin vizyonunun genisligi, bir sehrin kaderini degistirebiliyor. Iste bunun kaniti,huzurlarinizda Turkiye’nin gercek Paris’i (!) Atça…

Havadan Atça (Foto:Mehmet Ucaroglu)

Atça Izmir’den Antalya yonune gidenlerin (Veya donenlerin) yanindan gectikleri, mevsiminde gecerseniz mis kokulu cileklerinden alabileceginiz, Aydin’in Sultanhisar ilcesine bagli, bir sirin ege kasabasi.
Yol kenarindaki siradan bir kasaba gibi gorunmesine ragmen, sehrin girisindeki “Paris is the capital of France, Atca is Paris of Turkey” falan gibi absurt birseylerin yazdigi devasa tabelanin neden kondugunu biraz arastirinca, aslinda oldukca siradisi bir yerlesimle karsi karsiya oldugumuzu anliyoruz.

Vikipedi Atça’yi soyle anlatiyor:
Atça 28 Mayıs 1919'da uğradığı Yunan işgali'nden 5 Eylül 1922'de kurtulduğunda virane bir görünümde iken, Cumhuriyet'in ilanıyla tekrar büyümeye başlamıştır. Uzun zaman Avrupa'da kalan ve Fransa'da şehir planlamacılığı konusunda eğitim alan Abdi Bey, belediyede fen memuru olarak çalışan Hafız Bey'in yardımlarıyla, hayran olduğu Paris'in Şanzelize (Champs-Élysées) gibi ünlü caddelerinin birleştiği Etoile (Place de l'Étoile) Meydanı'nı örnek alarak Atça'yı yeniden imar etmeye çalıştı.

Planli sehrin ilk yillari.

Zafer Takı'nın (Arc de Triomphe) bulunduğu yere Atça Parkı'nı yerleştirdi. Etoile Meydanı'na bağlanan 12 caddeye karşılık Atça'ya da 45° açı ile 8 simetrik ana cadde ve bunları dik kesen yüzlerce düzenli sokaklar yerleştirdi. Sekiz ana cadde (bunlar: Karakol Caddesi, Kurtuluş Caddesi, Abdi Bey Caddesi, Nazilli Caddesi, Kavaklar Caddesi, Jurnalı Caddesi, Batı Caddesi ve Atatürk Caddesi) kent merkezindeki Atça Parkı'nda birleştiği; çok katlı yapılaşmaya izin verilmeyen belde, daha çok bahçe içindeki müstakil evlerle donatıldı. Türkiye'de bu şekilde tasarlanmış ilk ve tek yerleşim birimidir.

Paris is Atça of France ...

Atça Parkı, Atça'nın merkezidir. Çapı 95 metre olan bir daire olup, 7.084 m²'lik alanı kaplar. Sekiz ana caddenin birleştiği bu nokta, Atçalıların dinlenme ve eğlenme yerlerinden biridir. İlk önceleri çocuk bahçesi, hayvanat bahçesi gibi bölümlerden oluşan parkta, bugün aile çay bahçesi, kafetarya ve çocuk parkı bulunmaktadır.

Google Earth'de Atça

Caddelerin uzunluğu 500 metredir. Brüt alanı 58.000 m²'dir. Atatürk Caddesi ve Karakol Caddesi parke ile kaplı, diğer bütün caddeler beton ve asfalt kaplamadır.

Iste boyle. Bundan sonra yok Dogu’nun Paris’i, yok Guneydogu’nun Londrasi falan gibi seyler duydugunuzda yuzunuze müstehzi bir gulus kondurup Atca’yi hatirlayin ve vizyonuyla Turkiye'nin ilk (Ve de maalesef tek) planli yerlesimini yaratan Abdi Bey'e bir Fatiha yollayin.
Haa bir de, dunyanin en guzel topraklarinda bulunmamiza ragmen koy irisi sehirler yaratip bunlarin icinde sıkış tepiş yasamamiza sebep olan tum sayin yetkilileri hayirlarla yadedin …


Atça’dan bahsetmisken Atçalı Kel Mehmet Efe’den bahsetmemek olmaz.
Turkiye’nin Paris’i Atça olduguna gore, Turkiye’nin Robin Hood’unun da buradan cikmasina sasmamak lazim.

Atça'daki aniti, Kopegi Karabas ile. (Heykeltrasimiz sol elini biraz oransız mı yapmıs ne ?)

Yine Vikipedi’ye bakalim:
Atçalı Kel Mehmet Efe, (d. 1780 - ö. 1830) (kısaca Atçalı Kel Memet de denmektedir) Atça’da fakir bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelmiş ve genç yaşında dağa çıkarak zeybek olmuş, daha sonra da 1829-1830 Aydın İhtilali olarak anılan harekete önderlik etmiştir. 1829'da Kuyucak'ta başlayan Kel Memet'in önderliğindeki Aydın ayaklanması bir halk ihtilali özelliklerini taşır görünmektedir. Kel Mehmet Efe, Osmanlı İmparatorluğu'nun girdiği savaşların vergi yükünden bunalan halka, vergiyi kaldırdığını ilan etmiştir. Bununla da yetinmeyerek, “Vali-i vilayet, hademe-i devlet, Atçalı Kel Memet” şeklinde imzaladığı fermanlarda hükümetten serbest ticaret ve tarımın korunmasını, kanunların değiştirilmesini, daha eşit kanunlar yapılmasını ve askerliğin yeni esaslara bağlanmasını istemiştir.

Atça'daki anitinda bulunan temsili muhru.

Aydınlılar’ın yanı sıra, Kütahya, Manisa, Burdur ve Denizli 'nin bazı kazaları, onun ileri sürdüğü fikirleri sevinçle karşılamış, ona kapılarını açmış ve kendilerine efendi yapmışlardır. İlk ayaklanmasında Aydın mütesellimi ve yanındaki adamlarıyla girdiği çatışmalar hariç, diğer kasabalarının hiç birisinde ona karşı silah atılmamıştır. Aksine, adamlarıyla birlikte bu kasabalara birer kurtarıcı gibi girmiştir. İdaresi altında bulunan yerlerde halkının malına, canına ve ırzına saygı gösterdi. Seyahat hürriyetine engel olmamıştır. Zulmü ve adaletsizliği ortadan kaldırmak, yeni bir düzen kurmak için çalışmıştır. Osmanli tarafindan yollanan kuvvetleri oldukca ugrastirdiktan sonra oldurulmus, kendisinin ve kızanlarının basi kesilip Istanbul’a yollanmis, bu kesik baslar (Aleme ibret olsun diye) halka teshir edilmistir.
Mekani cennet olsun.



Atçalı Kel Mehmet Efe bircok sanat eserine de konu olmustur. Ornegin 1964’de cekilen bir filmde basrolu Buyuk Fikret Hakan oynamistir. Atçalı Kel Mehmet'in hayatı Orhan Asena tarafından tiyatroya aktarılmış, Orhan Asena bu tiyatro eseriyle 1970 TRT Sanat Ödülleri Yarışması'nda başarı ödülü almıştır. Ayrica hakkinda yazilmis bircok kitap bulunmaktadir.

2 yorum:

leo, kz dedi ki...

hey gidini efesi, yuru be !..
bu arada, erbabimiz, bizi atca'ya gotur; kent meydaninda, cilekli buz gibi margarita icir :)

Adsız dedi ki...

walla insanın gerçekten köy meydanına oturup, kuruvasan ve kapiçino siparişi veresi geliyor.