30 Haziran 2010 Çarşamba

Tarihin derinliklerinden bir hayalet: Pan Am



Hepimizin kafasinda az ya da cok bir yere sahiptir Pan Am. Kimisi icin en buyuk havayolu firmasidir, kimisi icin garip bir isme tekabul eder, kimisi icin de mavi cantalar demektir. Karsinizda gecmisin hayaletlerinden biri: Pan Am.



Pan American World Airways, eskiden (1927-1950) Pan American Airways, kısa adı Pan Am. 1927'de kurulan ve 1980'lere değin dünyanın pek çok yöresini kapsayan bir havayolu ağına sahip olan ABD merkezli havayolu şirketi.



Merkezi, New York kentindeki meshur Pan Am Binası olan Sirket, ilk jet uçağı, ilk jumbo jet, ilk bilgisayarlı rezervasyon sistemi gibi bircok ilklerin havayolu endüstrisine tasimasini saglamistir. Logosu, tam ortasında Pan Am yazısı olan mavi küreydi, filosundaki uçaklar icin ise, hızlı yelkenli gemi anlamındaki “Clipper” adını kullanıyordu.



1927'de Pan American Airways'i kuran Juan Terry Trippe, Key West (Florida) ile Havana arasında uçakla posta taşıma ihalesini kazandı. Şirketin bu iki kent arasındaki yolcu seferleri ise 1928'de başladı.



1929'un sonunda Pan American ABD, Küba, Haiti, Dominik Cumhuriyeti, Porto Riko, Meksika, İngiliz Hondurası (bugün Belize), Panama ve Kolombiya'yı birbirine bağlayan 19,000 km'lik bir uçuş ağı kurmuştu.



1936'da San Francisco ile Manila arasındaki ilk Buyuk Okyanus hattını, 1939'da ise New York ile Lizbon arasındaki ilk Atlas Okyanusu hattını açtı.



New York'tan çıkıp doğuya doğru uçarak dünyayı dolaştıktan sonra gene New York'a dönen ilk uçuşları da 1947'de başladı. Çin, Singapur, Yeni Zelanda gibi bircok uzak hatta posta ve yolcu tasimaciligi yapti.



Mali güçlükler nedeniyle 1986'dan başlayarak hatlarının çoğunu elden çıkardi, 1991’de de iflas edip kapandi. Boylece 20. yy.’in en buyuk kulturel ikonlarindan biri de tarihin karanliklarina gomulmus oldu.



Bugun Pan Am’dan geriye harikulade guzellikteki amblemi, cantalari,



The Beatles'in 1964’de New York, John F. Kennedy Havaalani’na indiklerinde arkalarindan gorunen Pan Am silueti ve ellerindeki cantalarinin fotograflari,



Stanley Kubrick'in (Arhur C. Clarke’i unutmadan!) harikulade filmi 2001: A Space Odyssey’de Aya giderken kullanilan Pan Am’in Orion III isimli uzay ucagi (!) kaldi.




Hatta bir de Ingilizce’ye girmis bir deyim var, “Pan Am Smile”. Ucus gorevlilerinin yolculari karsilarken yuzlerine yerlestirdikleri kocaman (Biraz da yapay) gulumseme.



Ama benim icin geride kalanlarin en guzeli muhtesem afisler. 1930’lardan baslayarak uctuklari her hat icin, donemin estetik ve ticari anlayisina uygun bircok afis yapmislar, ki hepsi de insanda ucma istegi uyandiriyor.

Sadece 5 gunde !

29 Haziran 2010 Salı

Globe-Trotter ile Devr-i Alem



Hikayemiz 1800’lerin sonunda basliyor. David Nelkin isimli bir Ingiliz, Globe-Trotter bavullarini Almanya’nin Saksonya bolgesinde uretmeye basliyor ancak kisa bir sure sonra isi Londra’ya tasiyor.



Urettigi bavullar, kendilerine has yapilari sayesinde bir anda sosyetenin sevgilisi oluyor. O kadar ki, II. Elizabeth balayina cikarken esyalarini, tabii ki Globe-Trotter marka bavullarda tasiyor. Churchill de Basbakanligi zamaninda Globe-Trotter kullaniyor.




Kullanilan malzemenin kalitesinin yanisira, guclu yapisi ve hafifligi, seyyahlarin Globe-Trotter’i tercih etmelerinin baslica sebebi. O kadar ki, Everest’e ilk cikan iki dagcidan biri olan Edmund Hillary de (Digeri Tenzing Norgay), 1951’deki tirmanisi sirasinda esyalarini ana kampa Globe-Trotter’larla cikarmayi tercih ediyor.



Buyuk yolcu gemileri caginda Atlas Okyanusu’nu gecen Hanimefendi ve Beyefendiler de şık elbiselerini Globe-Trotter’larda muhafaza etmeyi tercih etmisler.



Yillardan beri oldugu gibi gunumuzde de bavullar elde uretiliyor. Ustalarin neredeyse tamami on yillardir sirketin sadik bir calisani olarak gorev yapiyor. Sirketin yaptigi ilk bavullardan bazilarina hala rastlamak mumkun. Bunlar artik birer koleksiyon parcasi olmus durumdalar ve inanilmaz fiyatlara el degistiriyorlar.



Sirket, eski dizaynlarini gunumuzun zevk anlayisina uyarlayarak farkli renk ve stillerde bavullar uretmeye devam ediyor.

28 Haziran 2010 Pazartesi

Zambezi Kraliçesi



Afrika insanlik tarihinin en acimasiz somurulerine (Insanin insani, insanin hayvanlari, insanin dogayi) sahne olmasina ragmen bazi bolgeleri yine de insanin olumsuz etkilerinden en az duzeyde etkilenmis. Bu bolgelerden biri de (Namibia, Botswana, Zimbabwe ve Zambia arasinda dogal sinir olusturan) Chobe Nehri ve cevresi.



Olaganustu bir fauna ve floraya sahip Chobe Milli Parki’nin da icinden gecen Chobe Nehri uzerinde, dunyanin en guzel ve de ozel turlarindan biri yapiliyor: The Zambezi Queen isimli tekneyle nehir safarisi.




Tekne her turlu lukse sahip, salonunda sominesi, guvertesinde kucuk de olsa bir havuz bile var.



Bolge, 120.000 fille dunyadaki en yogun fil nufusunun, 400’den fazla kus cesidinin, su aygiri, timsah, aslan, zebra vb. bircok yabani hayvanin yuvasi.



Daha kucuk teknelerle nehre acilip foto safari, balik avciligi ve kus gozlemciligi yapilabiliyor.



Istenirse 4x4’lerle Chobe Milli Parki’na gidilip vahsi dogayi en yalin haliyle gormek mumkun.



Kucuk ucaklarla 10 dakikalik kucuk bir yolculuktan sonra Viktorya Selalesi ve Okavango Deltasi’ni ziyaret etmek de secenekler arasinda

27 Haziran 2010 Pazar

Günseli Başar, İzmir, Manaus, Copa Cabana

1952 Avrupa Guzellik Kralicemiz Gunseli Basar

Baslikta okuduklariniz, yan yana geldiginde cok da bir anlam ifade etmiyor gibi duruyor, degil mi ? Oyle ya, Izmir nere Manaus nere, Gunseli Basar’la Copacabana Plaji’nin ne alakasi var ?!

Kordon, 1970'li yillar

Simdi efendim, Gunseli Basar, malumunuz 1952 yilinda Avrupa Guzellik Kralicesi seciliyor. Sonra milyoner bir Avrupali ile kisa sureli bir evlilik yasiyor. Ikinci evliligini 1958 yilinda devrin Izmir Belediye Baskani Faruk Tunca ile yapip Izmir’e tasiniyor. Bu evlilikten en cok Izmir kazancli cikiyor. Ornegin Izmir’de ne kadar az yesilligin oldugunu goruyor ve kocasina rica edip bir agac dikme kampanyasi baslatiyor. Sonucta Izmir’e binlerce yeni agac dikiliyor.

Pasaport'taki kaldirimlar

En unutulmaz katkisi herhalde Kordon’daki meshur, dalgali siyah beyaz kaldirimlar oluyor. Rivayete gore Gunseli Basar Rio de Janeiro’da gordugu bu kaldirimlari cok begeniyor ve aynisini Kordon’a da yaptiriyor.

Copacabana kaldirimlari, Rio de Janeiro

Biliyorsunuz birkac gundur Manaus’tan bahsediyorum. Ayni tipteki kaldirimlari Manaus’ta da gorunce oldukca sasirmistim. “Demek ki Copacabana plaji’ndan etkilenenler sadece bizler degilmisiz” diye dusunmustum.

Manaus

Meger bu tip kaldirimlara Portekiz Kaldirimi (Calçada Portuguesa) deniyormus ve Portekiz’deki sehirlerin yanisira Brezilya ve Macau gibi eski somurgelerinde de yaygin olarak kullaniliyormus.

Largo do Senado (Senato Meydani, Macau)

25 Haziran 2010 Cuma

Manaus, Mister No'nun Memleketi...



Mister No’dan bahsetmistim dun. Bana Guney Amerika’nin bircok bolgesinin yanisira Manaus sehrini de cok sevdirmisti.



Manaus sehri Amazon Bolgesi’nin derinliklerinde (Atlas Okyanusu’ndan neredeyse 2000 km. iceride) Rio Negro kıyısında, ırmağın Amazon'a kavuştuğu yerin yakınında kurulmus bir sehir. Gecmisi 17. yy. dek gidiyor.



1850’de nufusu 6000 olan sehir kaucugun onemli bir ticaret metasi haline gelmesiyle hizla zenginlesmis. 1911'den sonra, suni kaucugun bulunmasi uzerine, aynı hızla gerilemeye başlamis. 70'li yıllardaki yoğun ticari hareketin ve sanayileşme hamlesinin sayesinde, Manaus'un nüfusu hizla artmis ve. 2005'te toplam nüfus 1,644,690’a ulaşmis. Manaus'un limanına, denizden 2000 km. iceride olmasina ragmen, Nehrin derinligi ve genisligi sayesinde deniz gemileri de ulaşabiliyor.



1800’lerin sonlarinda sehir zenginlesirken hizli bir kulturel zenginlesmeye de sahne olmus. Bu zenginlesmenin en onemli gostergesi olarak 1882 yilinda, Amazon bolgesindeki en guzel binalardan biri olan Amazon Tiyatrosu’nun (Teatro Amazonas) insasina baslanmis ( ki bu bina Mister No’da da cok sık resmedilir).



Binanin insaati, duraklamalarla birlikte Aralik 1896’da tamamlandi. 7 Ocak 1897’de (Cok sicak ve nemli bir amazon aksaminda !) Ponchielli’nin La Gioconda operasi ile perdelerini acti.



Muhtesem binanin muhtesem catisindaki Brezilya bayragini simgeleyen 36.000 seramik Fransa’nin Alsace bolgesinden, XV. Louis mobilyalar Paris’ten, Mermerler Carrera-Italya’da, celik duvarlar Ingiltere’den, 198 avizenin 32’si Murano’dan getirildi. Crispim do Amaral adli ressam, sahne perdesine Rio Negro ve Amazon’nun bulusmasini simgeleyen “Sularin bulusmasi” isimli bir resim yapti. Bu devasa resim Paris’te yapildiktan sonra Manaus’a getirildi.



Gunumuzde Opera Orkestrasi’nin bircok uyesi dunyanin sayili muzisyenlerinden olusuyor. Ayrica her yil bir film festivali de yapilmakta.



Sehir’de gorulmesi gereken ilginc yerlerden birisi de 1902’de tamamlanan Mercado Adolfo Lisboa (Kapali pazar). Bu bina Gustav Eiffel tarafindan yapilan Paris Hali’nin minyatur bir kopyasi.



Rio Negro’nun siyah sulariyla Amazon’un sari sularinin birlestigi nokta dunyadaki en ilginc doga olaylarindan birine sahne oluyor. Iki nehrin sulari birlesmeden, yan yana uzunca bir sure akiyorlar.



Amazon’un ve Rio Negro’nun el degmemis noktalarina yapilan ve yaklasik iki hafta suren nehir turlarinin baslama noktasi da Manaus.



Manaus’un Izmir’le de ortak bir ozelligi var. Bu cok sasirtici ozelligi de yarin yazalim...


Mister No'nun ucagi!

24 Haziran 2010 Perşembe

En Anti-Kahraman, Mister No...



Cizgi romanlari cok severim . Bambaska bir dunyadir her biri. Tum albumlerine sahip oldugum bazi cizgi roman kahramanlari: Red Kit, Asteriks, Ten Ten, Abdulcanbaz ve tabii ki Mister No (Yazildigi gibi okuyunuz).



Mister No digerlerinden biraz farkli: Dayak yer, yaralanir, kufur eder (Puxa Vida*), paraciklarini kaptirir, alkolu ve guzel kadinlari sever, bol bol tembellik yapar… Kisaca hayatin icinden biridir.

Adamimiz is basinda !

Lakabından da anlaşılacağı gibi su katılmamış bir asidir. Hayvanlari ve dogayi cok sever, bu anlamda belki de ilk cevreci cizgi roman kahramanidir.



Biraz ansiklopedik bilgi:
Mister No, Sergio Bonelli ve Galliano Ferri ikilisinin yarattığı çizgi roman ve baş karakter. İtalya'da 1975 Haziran ayında ilk serüveni yayımlanmıştır.
İtalyan çizgi romanında bir dönüm noktasıdır. Ona bu sıfatı kazandıran en önemli özelliği, western olmayan ilk Bonelli karakteri olmasıdır.



II. Dünya Savaşı'na Amerikan hava kuvvetlerinde savaş pilotu olarak katılan Mister No (asıl adıyla Jerry Drake) savaş sonrası prototip bir hippi olarak, Brezilya'nın Manaus kentine yerleşmiş ve bir Pırpır satın alıp turist rehberliği yapmaya başlamıştır. Küçük uçağıyla Amazon Nehri üzerinde turist gezdirerek hayatını kazanmaktadır. SS takma adlı (asıl adı Otto Kruger) turist rehberliği yapan Alman bir arkadaşı vardır.



Olaylar Amazon nehri boyunca Brezilya, Kolombiya, Guyana gibi ülkelerde geçer. Kahramanımızın Karayip Denizi'nde dolanıp Haiti'ye uzanmışlığı da vardır. II. Dünya Savaşı'ndan sonra 1948-1950 yılları arası konu edilse de araba modelleri, kostümler, diyaloglarda geçen bazı kelimeler gibi detaylar, Vietnam Savaşı sonrasından izler taşımaktadır.

Turkiye'ye Mister No'yu getiren Efsanevi Tay Yayinlarina da tesekkurler...

Bircok farkli cizer hayat vermis Mister No’ya. Cizerleri ve cizerlerin Mister No yorumlari:



Sayesinde Guney Amerika’yi (Basta Manaus kenti olmak uzere) tanidim ve de cok sevdim.
Yarin da size Manaus’tan bahsedeyim o zaman.



Puxa Vida*: Puşa viida okunan, yerine gore vay anasini, hassiktir yaaa, yapma be, tüh ulan anlamina gelen bir nida, Türkçeye hep "canına yandığım" şeklinde çevirmişlerdir nedense.